Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | onlardan biri | one of them pron. | ||
I am one of them and I know very well what is involved in drawing up a strategic noise map. Ben de onlardan biriyim ve stratejik bir gürültü haritasının hazırlanmasında nelerin yer aldığını çok iyi biliyorum. More Sentences |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Phrases | ||||
Phrases | (onlardan) hiç biri | none of expr. | ||
None of them spoke. Onlardan hiç biri konuşmadı. More Sentences |
||||
Phrases | (onlardan) her biri | each of them expr. | ||
Unfortunately, time does not allow me to reply to each of them individually, as I would have liked. Ne yazık ki zaman, istediğim gibi her birine ayrı ayrı cevap vermeme izin vermiyor. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Speaking | onlardan biri gibi görünüyorsun | you look like one of them expr. | ||
Speaking | onlardan biri gibi duruyorsun | you look like one of them expr. |